Öğrendiklerim

3 senedir anneyim, üç senedir beynimin büyük bir kısmını bu yönde odaklamış durumdayım. Çocuk nasıl büyütülür, en doğru davranış nasıl olmalı vs. şeklindeki sorularla zaman zaman kafayı bile yedim durdum.
Şimdi artık daha sakinleştim. Hemen hemen her anne bu süreçleri yaşıyordur eminim. Bizim gibiler idealist tipler. Kitaplar okurlar, sorular sorarlar araştırırlar öğrenirler çocuklarına uygulamaya çalışırlar. Ben de böyleyim işte.
NEILL’i tanıdıktan sonra çocuğa hiçbir şey öğretmemeye çalışmanın esas olduğunu, onu özgür bırakmak gerektiğini, eğitim denen şeyin yalnızca ve yalnızca çocuğun kendi içindekini çıkarmasına izin verebilmek olduğunu anlamıştım. Bu çok çok ama çok zor birşey. Yapılması neredeyse imkansız ama deniyorum.
Ne yazık ki, çocuklarına en çok özen gösteren annelerin en çok hataları yapanlar olduğunu da görüyorum. Kendimi de bunların arasına koyuyorum. Çocuğa odaklanmak demek onu kendi haline özgürce bırakamamak demek aslında.

Tek yapmam gereken şeyin mutlu olmak olduğunu anladım ben.
Çocuğum için yapabileceğim en güzel şeyin mutlu olmak olduğunu düşünüyorum.
Farkettim ki çocuk onu dünyaya getiren kişinin mutlu bir insan olduğunu görürse, hissederse her açıdan sağlıklı büyüyecektir. Çocuk kendisinin var olduğundan dolayı mutlu olacaktır çünkü onu doğuran kişinin mutlu olduğunu görüyor. Kendi varlığından memnuniyet duyan kişinin de geri kalan her türlü konuda başarılı olacağı şüphesiz bana göre.

NEILL’in söylediğine gelirsek, çocuğu özgür bırakmak (başıboş bırakmak değil – sadece onun potansiyelini kendi potansiyelimizle sınırlamamak) da, mutlu insanların yapabileceği bir iş gibi geliyor bana. İnsanın hayatından memnun olması işte bu kadar. …

Önerilen makaleler

Bir cevap yazın