Kariyer mi Annelik mi?

Bu aralar Ebru’yla ben CREBRO okuyoruz. California’da yaşayan Meltem Sözer’in sitesi. Blogla başlamış sonra siteye dönmüş, günlük yazıyor bizim gibi. Bir oğlu var Can’dan dokuz ay kadar büyük. Onun yazdığı bir yazıyı gönderdi bana Ebru, müthiş beğendim. O kadar beğendim ki bu konuda ben de birşeyler yazmak istedim.
Yazısının konusu Kariyeri Ailesi Olan Kadınlar. Yazısından biraz alıntı yapacağım :
“……
Evde tek kişinin çalışmasıyla sağlanan gelir hedefledikleri hayata yettiği için kadınlar daha fazlasını istemek yerine insan yetiştirmek, sevgi çoğaltmak ve mutlu olmak üzerine kurdukları bu hayatı yaşayacaklar. Amerika’nın büyük çoğunluğunu oluşturan milyonlarca kadın gibi. Aynı kendi anneleri gibi. Kariyeri ailesi olan kadınların hayatı çoook inanılmaz bence.
Yedi-yirmi-dört çocuklarıyla ilgileniyor bu kahraman insanlar. Çocukların bakımlarıyla ilgili kitaplar okuyorlar, onlarla nereye gidilir nasıl eğlenilir çok iyi biliyorlar. Hatta çocuklar o kadar ön planda ki onların yemekleri ve rahatları dışında pek evle ilgilenip uzun süren yemekler asla yapmıyorlar. Bu kadınlara neden çalışmıyor denir bilinmez. Sadece para karşılığı çalışmanın çalışmak sayılması gibi saçma bir nedeni olmalı. Genelde uyuyacak fırsat bulamadan yaşarlar.
….
İyi insanlardır. Komşularıyla arkadaşlarıyla çok iyi ilişkiler kurarlar. Çok sosyallerdir. Birbirlerine çocuklarını bırakıp toplantılara, dinletilere, kitap günlerine, sanat festivallerine, arkadaşlarıyla gece ve gündüz gezmelerine giderler.İyi annedirler. Çocuklarıyla ilgilenirler. Başkalarının çocuklarıyla ilgilenirler, şehrin çocukları yaşlıları için işe yarar aktivite ve fikir üretirler. Okulların özel günlerinde çocukları için yüzlerce kurabiye pişirirler. Onları arabayla okula, kreşe, kurslara bırakır alırlar. Üretkenlikleri inanılmazdır. Bir dakika durmazlar.
….
Ekonomik zorluklar nedeniyle ancak iki kişinin çalışıp geçinebildiği ülkelerde çalışan kadın olmak beraberinde para ve saygınlığı getirir. Böyle ülkelerde sırf biraz saygınlık için ancak bakıcı parasını karşılamaya gücü yetecek kadar kazananlar bile çalışmak için can atarlar. Bakıcı olarak eğitimsiz biri bulunur sonra bu yeni insan ona emanet edilir.
Hatta çocuk bakmak zor diye çalışan başka bir kesim daha vardır ki bu insanı tüketir. Anne olmak çok büyük fedakarlık gerektiriyor. Bu çok tekrarlanan cümleyi her yerde duyuyorsanız nedeni gerçek olmasıdır. Fedakarlık yapamayacaksanız rahatınızı bozup anne olmayın.
Para en büyük gücü simgeler insanlara ev, araba, saygınlık, tatiller, elbiseler, mobilyalar…sunar. Bunları kazanmak adına harcanan zamanın karşılığıdır para. Bu zamanın aileye harcanan bölümü ise sevgi ve bağlılığı oluşturur.
Bir kadının harcadığı zaman bazen erkeğinkinden çok daha fazla önemlidir. Çocuklarını ve ailesini bir arada tutan kişi kadındır. Bağlılık ve sevgi oluşturacak zaman bulamayacak kadar yoğun anneler: parayla sevgi ve bağlılık oluşmaz.

Benim birinci olarak altını çizmek istediğim konu,
Hayatta neye çok zaman ayırırsanız onun karşılığını alırsınızdı.
İkinci konu da, evde ailesine yatırım yapan kadınların işsiz olmadıklarını vurgulamaktı. Eğer evde çocuklarına bakan kadınların işsiz olduğunu düşünüyorsanız siz hayatınızda çalışmanın ne demek olduğunu görmemişsiniz demektir.(http://www.crebro.net/)

Bu yazıya çok negatif tepkiler gelmiş! Çok isabetli ve objektif bir yazı bence. Tamamıyla katılıyorum. Ben de çalışıyorum ama niye katılmayım ki! Doğru söze ne denebilir! Özellikle 0-3 yaş arası bir çocuğa bakmak eğer yardımcınız da yoksa eve eğer hakkını vererek yapmaya çalışıyorsanız, para kazanılan en ağır işten daha ağır bir iştir. Bunu ancak hem iş hayatını bilen ve hem de çocuk büyütmüş biri bilebilir.

Tabii ki farklı bakış açıları olabilir. Her iki şekilde de bulunduğu yerin hakkını ver(e)meyen anneler de vardır mutlaka. Bu yazıda, çalışan ama rahata kaçmak için çalışan annelerden bahsetmiş. Çalışmayan ama rahata kaçtığı için çalışmayan anneler de vardır mutlaka. 3 yaştan sonra çocukla anne arasındaki ilişkinin şekli değişmeye başlıyor ve anneler rahatlıkla çalışma hayatına geri dönebilirler. Tabii iş bulmak da ayrı bir konu. Konunun pek çok veçheleri olabilir şüphesiz.
Ben, kendi işim olduğu için esnek çalışma saatleri avantajını kullanan bir anneyim, belki de dünyanın en şanslı annelerinden biriyim. Ama bunun ne kadar hakkını verebiliyorum…daha da iyisini yapabilirim…

Önerilen makaleler

Bir cevap yazın