Yeni ve eski normal..

Herşey Mart 2020’de patlak verdi.

Ocak ve Şubat aylarında uzaklardan izlediğimiz salgının Mart’ta tüm düzenimizi bir anda bozacağını bilemezdik. Aslında Ocak ve Şubat aylarında zaten yayılmış da haberimiz yokmuş.. Hayatımın en garip süreçlerinden birini yaşıyor hale geldim. Önceden tahmin edilemeyecek kadar değişti tüm hayatımız. Belli bir düzene sahip çıkmaya çalışan otonom sinir sistemimize büyük şoklar yaşatıldı. İnsanlar panikledi, psikolojileri bozuldu, işlerini kaybetti. Meğer ben de kendi düzenime ne kadar bağımlıymışım.. Bir de o düzen ne büyük mutlulukmuş, kaybedince anladım klasik olarak. 🙂

Sonra insanın yeni durumlara adapte olma kabiliyetinin ne kadar değerli bir yetenek olduğunu gördüm. Sınanıyoruz resmen ne kadar esneyebileceğiz diye.. Çok büyük değişimlere ne kadar uyum sağlıyoruz ve bu kapasite nasıl oluşuyor, çocuklukta mı, aile mi öğretiyor bunu, yoksa yaşadığı olaylarla mı öğreniyor, keşke tam bilebilsem de çocuklarıma bunu yerleştirebilsem..öğretebilsem..

Bütün bu değişimin arkasında hangi grupların ne gibi planları var bilemiyorum ama akıl yürütebildiğim kadarıyla çok ince ince tasarlanmış yeni düzen anlayışları devrede..

Tek başına -hiç inanmadığım bir takım değişimler olsa da- kontrolüm altına alamadığım süreçlerde nasıl davranmalıyım, isyan mı etmeliyim, sokaklara dökülüp kişisel hak ve özgürlüklerime müdahale etmeyin diye bas bas bağırmalı mıyım, yoksa kendi içimde duruşumu bozmadan sessizce beklemeli miyim? Çocuklarıma nasıl bir model olmalıyım ki büyüdüklerinde bu dönemde benim neyi nasıl yaptığımı hatırlasınlar ve şuurlu kalabilsinler.. tepkilerini şuurlu bir şekilde verebilsinler..

Şu anda Kasım 20’deyiz, insanların büyük çoğunluğu kaygılı, insanların büyük çoğunluğu korku içinde. Yakın zamanda mass media bize “artık bu iş bitti” demeyecek belli.. Arkadaşlar manevi varlığınızı unutmayın, iç bütünlüğünüzü koruyun lütfen.. Kimler neler gelir geçer bu tecrübe dünyasında…

Önerilen makaleler

Bir cevap yazın