Üç-dört yaşlarında çocuklar birbirlerinin oyunlarına katılmadan, arkadaşları ile yan yana oyunlar oynarlar. Bu başkaları ile ilişki kurmanın ve sosyalleşmennin ilk adımlarıdır. Bizlerden sürekli onur kırıcı, baskı koyucu, yön belirleyici yaklaşımlar gelir. “Hadi çocuğum oynasanıza, bak ne güzel kardeş, hadi bakayım arkadaş olun…” Halbuki bu dönem “yan yana” oyun dönemi değil. Aynı cinsin davranışları yan gözle izlenir.

diyor Sabiha Paktuna. Her zamanki gibi muhteşem söylemiş çünkü çocuk beyniyle ve çocuk algısıyla yaklaşarak bakıyor olaya..

Bir yetişkin gibi baktığında nasıl da herşey ters gidiyor oysa.. Bütün mücadele bundan kaynaklanmıyor mu yetişkinin çocuğunu bir an önce kendi gibi yapmaya çalışmasından?? bir an önce paylaşsın, bencil olmasın, olgun olsun, sözden anlasın, kendi isteklerini arka plana atmayı bilsin, beklemeyi bilsin, acele etmesin ooooooo milyonlarca istek…. ve bu konuda yapılan beyin yıkama operasyonları süreeerr gider…

bir gün gelir ve çocuk artık annenin söylediği gibi olmaya başlar, anne gurur duyar kendiyle, çocuğumu eğittim!!… ‘bak şunun çocuğu hala annesiyle inatlaşıyor, bak şunun oğlu hala şımarık sürekli kendi dediği olsun istiyor, eğitememişler çocuklarını’ der!!

O çocuklara bakınca içim cız ediyor… O susmuş.. susturulmuş çocuklara…

O küçücük bedenlerinde büyük büyük davranışlar içinde olan çocuklara…

Gözlerdeki o ışıltı bastırılmış, o soru sorma içgüdüsü kaybolmuş çocuklara, o bencil olma arzusunu bastırmak zorunda kalan çocuklara,

o su birikintilerine atlama isteği kalmamış çocuklara…

Sabiha Paktuna okuyun… içtenlikle öneririm..

Önerilen makaleler

Bir cevap yazın